Bu Blogda Ara

Şubat 18, 2011

ölümle nefes almak

Bugün yeni bir gün
Ve kendimle hesaplaşmamın ilk yarısı
Ölene kadar yazmak istiyorum duygularımı
Gün başlar ve gün biter
Bir düş perdesinde
Küçük bir kız çocuğu
Çaresiz
Hem de korkak
Gece tutuşmuş, perde de deniz mavisi
Kötümser kalmış birkaç anı
Kim bu düşlerine yansıyan kız çocuğu?
Yoksa beklediğin o mu?
Titreten ruhunu
Peki ya geçmişin, bir sürü yalan sözler
Ya da bedenindeki çizikler
Görülmemiş düşler kadar büyük yaraların var küçük kız.
Bak işte gökyüzü ve gün batımı
Her şey biter ve sen kalırsın
Yaşar gidersin bu film şeridinden
Siyah güzel değil mi küçük kız?
Örter tüm yaralarını, ayıplarını
Öyle durur, ne yapacağını bilmez insan ya bazen
Amansızca
Arsız anlarında yakalar seni
Saçları da olur, kirpikleri de
Elleri görür, hisseder en bezgin anlarını
Ve zaman külleniyor avuçlarında
Sessizliğin başladığı yerde tükeniyor sözcüklerin
Onsuzluğa neden çıkmıyor sesin?
Bir buldum derken, bir eksilirsin
İsterse herkes çekip gitsin
Oda gitsin, bir daha dönmesin
Unutma küçük kız
Ne kadar çok seversen o kadar sevginle lekelenirsin
Günden güne azalıyor  mu umutların?
Çok mu acıyor canın?
Her şeye rağmen yine beyazsın
Ama ölüme bir adım daha yakınsın..
Anlatmak istediklerinde hep kutunun içinde
Niye yabancısın herkese?
Onu işliyorsun bedeninin her köşesine
Küçük kız bu aşk değil, bir oyun
Lanetler yağdır günahlarına, hatalarına
Yüzleş asıl olanla
Kapa tüm sahteliklere kapılarını
Yüzünü dön aydınlığa, boşver karanlığı
Ve sarıl hayallerine sımsıkı
Unut olanları,yaşananları
Çünkü daha fazla çekilmiyor ölümle nefes almak..

Şubat 14, 2011

Ne ?!

insanın sevme yeteneği bir barajın su toplamaya başlaması gibidir, diye okumuştum bir yerde.suyun birikmesini sağlayacak bir duvarın hem de dayanıklı bir duvarın olması gerekir diyordu yazar.düşününce haklıydı belki....duvar suyun birikmesini sağlar ve ne kadar muhkemse(sağlam) o denli fazla su toplar arkasında.ne kadar su toplarsa bir o kadar güçlü duyar biriken suyun basıncını.basınç öyle bir hal alır ki artık katlanılmaz bir güçle yüklenir duvara.artık duvara gedik açıcı bir etkenin devreye girmesi lazımdır.o gedik açıcının adı sevgili'dir.açılan gediğin büyüklüğüdür aşkın da büyüklüğü..

Şubat 05, 2011

bir sevgilinin günlüğünden

öperken çok şey anlatiyoruz aslında birbirimize..hiç bitmeyen bi hikaye gibi...
sanki olduğumuz yerden ayrilip farklı yerlerde yaşıyoruz bu aşk ı..
nefes alıp verişimiz soluduğumuz oksijen oluyor bizim için..
dudaklarımız uyuşsada umrumuzda oluyor. O cezb edici tat damağımızdan ayrılmıyor..
her defasında bunu yaşamak,yaşatmak sevgimizde saklı kalıyor..
kalbmizin atışları hizlanıyor sanki bir daha hiç atmıcakmış gibi....
işte seni öperken hissettiklerimin küçük bir kısmıydi bunlar..
bu kelimeler az aslında 
çünkü
alıp verebildiğim tek ve son nefessin...

Şubat 03, 2011

sâde renkler

çocukça, saçma şeyler yapmayı bulmaktır özünde aşk. saçma sorular sormaktır, saçma sözler beklemektir, saçma cevaplar, saçma sözler verdirtmektir. "beni bırakmayacaksın di mi? beni unutmadın di mi? beni düşünüyorsun di mi?" lerdir... "benden çok kimseyi sevmeyeceksin di mi?" dir hatta. "benden çok kimseyi sevmedin di mi?"dir. özlemekle yaşandığında tişörtünü giyip uyumaktır. yastığının üstüne koymaktır giysisini. beklemektir. ufacık şeylere surat asmaktır, kırılmaktır: çocukça şeylerdir aşk. saçma şeylerdir. saçma ve güzel olduklarında asıl anlamını bulur, saçma oldukları, çocukça oldukları yüzünüze vurulmadığında aşktır belki de. bir zaman demiştim ki, çocuk olmaya izin verendir aşk, misafirlikte "bir çikolata daha alır mısın"'a kibarlıktan "teşekkür ederim" değil, sevinçle "evet" diyecek denli çocuk kalabilmektir. kalabilmenize izin veren kişidedir aşk. günlük hayatta yerini buldurabildiğinizde ise huzurdur.