Bu Blogda Ara

Şubat 07, 2012

Balık

Diyelim ki sen balık ol. Çok şımarık bir balık ol ama. Bir gün canın sıkılsın ve suyun yüzeyine çok yaklaş. O kadar yaklaş ki, elle tutulabilecek kadar, bulutları seçebilecek kadar. Sonra bir buluta aşık ol. Öyle, aniden, saçma sapan. Seni görecek, hayat halini beğenmeyecek diye hemen suyun en dibine kaç. Havalar yağmurluymuş o sırada. Her gün gör o bulutu. Yağmur damlalarını yakalamaya çalış, ondan sana gelen birer hediyeymiş gibi. Diğer bulutlardan ve şimşeklerden kıskan onu. En çok şimşeklerden. O da seni seviyordur belki. Yoksa bu kadar yağmur yağmazdı. O kadar çok yağmazdı ki. Bir gün yüzeye çıkarken sıcak bassın yüzgeçlerini. San ki, mesela heyecandan, mesela onu göreceksin diye bastı. Bir de bak ki o gitmiş. Güneş gelmiş. Güneş ne ki? O kötü bir şey. Güneş kötü bişey olmasa bulut gitmezdi. Bu sefer sen yağmur yağdır bütün denize. Bir daha göremeyeceğin için değil. Çünkü sevse, o ufacık beyaz bulut kalırdı orada. Uğraşırdı denize inebilmek için. Sis olurdu, siz olurdunuz. Masal saati bitti. Sen balık değilsin. Hadi uyu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder